Tüm dünyada teknolojide yaşanan her yeni gelişme ile ya yepyeni bir ürün tüketicilere sunulmaya başlıyor ya da var olan bir ürün değişik versiyonları ya da sürümler ile hizmete giriyor. Bununla birlikte üretim şekilleri de farklılaşıyor. Tüm bu süreç içerisinde gözden kaçırılan en önemli nokta doğa oluyor. Tüm bu döngü içerisinde yapılan her işlem günün sonunda doğanın geri döndürülemeyecek şekilde zarar görmesine neden oluyor. Bir yandan da bilinçsiz doğal kaynak kullanımı, sera gazlarının salınımı, emisyon oranları artıyor ve iklim değişiyor. Bu gidişatı engellemek ve doğal kaynakların bilinçsiz tüketimini azaltmak için en önemli adım Avrupa Yeşil Mutabakatı politikasıdır.
AB Yeşil Mutabakatı Nedir?
Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB ülkelerinin hazırladığı ve geleceğe daha temiz, yaşanabilir ve iyi bir dünya bırakmak adına 2050’de iklimi nötr hale getirmeyi amaçlayan Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen bir adım. İklim krizinin etkilerini minimum düzeye indirmek amacıyla 2019 senesinde yeşil mutabakat anlaşması ortaya çıkmıştır. Yeşil mutabakat anlaşması kapsamında birtakım hedefler belirlenmiştir ve bu hedeflerin hayata geçirilmesine odaklanılmıştır. Mutabakat sonucunda emisyonun azalacağı ve yeni iş sahaları, imkanları oluşturarak insanların yaşam kalitesini artıracağı söylenmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sadece çevreyi ilgilendiren yeni bir sistem değil, uluslararası yeni bir ticaret sistemi kuruluyor.
Yeşil Mutabakat Eylem Planı Ve Stratejisi
Ab yeşil mutabakat eylem planı kapsamında ilk olarak doğal kaynakların bilinçli bir şekilde kullanılması ve iklim krizine neden olan salınımların minimuma indirilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda çevre kirliliğini azaltmak ön planda olan eylemlerden biridir. Yeşil mutabakat eylem planını kapsayan stratejiler şunlardır:
- Biyoçeşitlilik
- Tarladan Sofraya
- Temiz Enerji
- Sürdürülebilir Sanayi
- İnşaat ve Renovasyon
- Sürdürülebilir Hareket
- Kirliliğin Ortadan Kaldırılması
Sınırda Karbon Düzenlemesi Ve AB Ticaretine Etkileri
Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde vergi mekanizması düzenlemesi de yapılarak Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) mekanizması AB tüzüğü olarak açıklanmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere bu bölgeyle ticari ilişkisi olan her yerin ve özellikle karbon emisyonlarının çok olduğu çimento, yapı, inşaat, perakende, tekstil, tarım, gıda, enerji ve sanayinin bu değişimlerden ciddi şekilde etkileneceğini düşünüyorlar.
‘’SKD’nin başlangıç tarihi 1 Ocak 2023 ile başlayarak 3 yıllık geçiş dönemini kapsamaktadır. 1 Ocak 2026 itibarıyla da tam uygulamaya geçmesi planlanmıştır. Bu geçiş dönemi boyunca ilgili sektörlerin SKDM beyannamesi vermesi gerekmektedir. Bu beyanname AB’ye ithal edilen ürünler için doğrudan sera gazı emisyonlarının hesabını kapsayacaktır (Kapsam 1-2). Karbon maliyetleri şu an için ton başına yaklaşık 60 €’dur. Belirlenen sektörler maliyet avantajı sağlamak için bir an önce ürün başına ortaya çıkan sera gazı miktarları takip etmeli ve raporlamalıdır.’’ (www.sgs.com.tr)
‘’Karbon Ayakizi Envanteri ve Doğrulaması: Kurumsal bazlı karbon ayak izinizi ISO 14064 Standardına uygun olarak hesaplayabilir ve bağımsız kuruluşlar aracılığıyla doğrulanmasını sağlayabilirsiniz. Kurumunuz kaynaklı tüm sera gazı etkisi yaratan faaliyetler envanter kapsamına dahil edilerek raporlanmakta ve doğrulanmaktadır. Karbon ayak izini ölçmek ve kontrol altına almak sizin elinizde. Pay sahiplerine iklim değişikliği konusunda sağlamış olduğunuz iyileştirmeleri gösterin ve artan çevresel verimlilik ile azalan masraflardan faydalanın. Doğru bir değerlendirme, markanızın imajına olumlu katkılar sağlayacak iyileştirme fırsatlarının ortaya çıkmasını sağlayabilir. Emisyon azaltımı şirketinize yapılan bir yatırımdır. Karbon ayak izinin azaltılması hem işiniz hem de çevre için iyi bir yatırımdır.
Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (LCA): LCA ile ürünlerinizin veya hizmetlerinizin hammadde ekstraksiyonundan atık aşamasına kadar çevresel etkisini belirleyebilirsiniz. Zincirdeki belirli tüm anlarda hangi çevresel etkilerin meydana geldiğini tam olarak öğrenebilirsiniz. Enerji ve malzeme tüketimi, hammadde çıkarma, üretimden nakliyeye ve geri dönüşüme kadar her aşama envantere dahil edilir. Ve unutmayın: Bir LCA’nın sonuçları, ürününüzün karbon ayakizi hakkında piyasada şeffaf bir iletişim için de temel oluşturur.
Çevresel Ürün Beyanı (EPD): EPD, ISO 14025 Standardına dayanan ve harici bir uzman tarafından doğrulanır. Enerji ve malzeme tüketimi, hammadde çıkarma, üretimden nakliyeye ve geri dönüşüme kadar her aşama envantere dahil edilir. LCA’nızın sonucunu Çevresel Ürün Beyanı (EPD) olarak yayınlayabilirsiniz.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamları şu an sadece kurumsal sera gazı hesaplamasını temel alıyor olsa da ilerleyen dönemlerde ürün karbon ayak izini de verebilme ihtimali oldukça yüksektir.
Su Ayakizi Envanteri ve Doğrulaması: Su ayakizi çalışmaları ISO 14046’a dayanan bir süreçtir. Bir kuruluşun su ayakizi, su üzerindeki etkisi ile beraber doğrudan veya dolaylı kullandığı su miktarını göstermektedir. Kurumunuzun doğrudan veya dolaylı olarak su tüketimine neden olduğu tüm faaliyetleri envanter çalışmasına dahil edilmektedir. Bu envanter ve doğrulama çalışmaları ile su ayak izinizi ölçebilir ve kontrol altına alarak azaltabilirsiniz.
AB Yeşil Mutabakatı ile birlikte ilerleyen dönemde deri ve denim gibi su yoğun sektörler için su ayak izi hesaplamaları ve raporlamaları öngörülmektedir.’’ (www.sgs.com.tr)